12 Aralık 2024 Perşembe günü, DÜSAM tarafından düzenlenen “Dünya Kültürlerinde Anlatılar” konuşma serisinin beşinci etkinliğinde, Mehmetcan Akpınar “Emevi ve Erken Dönem Abbasi Anlatılarında İslam’ın Başlangıcı” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. M. Altuğ Yayla’nın moderatörlüğünde zoom üzerinden yapılan etkinlikte, İslam’ın erken dönemine dair anlatıların tarihsel ve metodolojik açıdan nasıl ele alınabileceği tartışıldı.
Akpınar, konuşmasına Hariri’nin eserine dair üretilmiş bir minyatür üzerinden İslam dünyasında işitsel ve görsel unsurların önemine dikkat çekerek başladı. Ardından, Emevî ve erken Abbasî dönemlerinde ilim tasnifi ve bu tasniflerin nasıl şekillendiği üzerinde durdu. Emeviler döneminde bu tür tasniflerin henüz oluşma aşamasında olduğunu, ancak Abbasi halifesi Memun döneminde akli ilimlerin aktarımının öncelik kazandığını vurguladı. Yazılı kaynakların az olduğu bu dönemde, sözlü aktarımın ve nakli kaynakların önemine dikkat çeken Akpınar, bu tür kaynakların tarihsel analizde vazgeçilmez olduğunu belirtti. Rivayet geleneği üzerine konuşurken, hadislerin yalnızca dini metinler olarak değil, aynı zamanda geniş bir haber ve anlatı ağı olarak ele alınması gerektiğini ifade etti.
Konuşmada, tarihsel incelemede kullanılan farklı metodolojik yaklaşımlara da yer verildi. Akpınar, tarihsel eleştiriden filolojik analizlere, rivayet ve biçim tenkidinden redaksiyon ve edebi tenkide kadar pek çok yöntemin İslam’ın erken dönemini anlamada nasıl kullanılabileceğini açıkladı. Özellikle edebi tenkidin, anlatının oluştuğu dönemin sosyal ve kültürel bağlamını anlamak açısından büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti. Bir metnin doğruluğundan ziyade, o metnin insanlar için ne anlama geldiğinin ve hangi tasavvurları oluşturduğunun önemli olduğuna dikkat çekti.
Soru Cevap Kısmı
Konuşmanın ardından yapılan soru-cevap bölümünde, metodolojik yaklaşımlar ve tarih yazımına dair pek çok önemli soru gündeme geldi. Katılımcılardan biri, hadis usulü ve tefsir çalışmalarında güncel kuramsal yaklaşımların neden yararlı olduğuna dair bir soru soruldu. Mehmetcan Akpınar, bu soruya verdiği yanıtta, İslam’ın erken dönemine dair çok yoğun bir yazılı ve sözlü üretim olduğunu belirtti. Bu geniş malzeme ile başa çıkmak için özellikle dilbilimsel ve teorik yöntemlerin büyük bir değer taşıdığını vurguladı. Akpınar, günümüz insanının sorularının geçmişteki bağlamdan farklılaştığını ifade ederek, modern kuramsal yaklaşımların bu yeni sorulara yanıt verme potansiyelini öne çıkardı.
Geç Antik Dönem tartışmalarıyla ilgili bir soru üzerine ise, Akpınar, Kur’an’ın artık tarihsel bir kaynak olarak kabul edilmesinin bu alanda büyük bir katkı olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra, Süryanice metinler ve kaya yazıtları gibi yerel kaynakların analizinin yeniden önem kazandığını belirtti. Ancak sonuçta nakli kaynaklara dönmenin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
“Gerçekte ne oldu?” sorusuna yönelik eleştiriler üzerine ise Akpınar, tarihsel analizde metnin kendisine odaklanılması gerektiğini, her metnin kendi gerçekliğini ortaya koyduğunu söyledi. İnananlar için metnin senet ve sıhhatten çok kendi anlam dünyasıyla önemli olduğunu ifade etti. Akademik çalışmaların ise metinlerin doğru ya da yanlış olmasından ziyade, onların sunduğu sosyal ve kültürel bağlama odaklandığına işaret etti.
Bir diğer soru, kültürel iktidar ve bilgi arasındaki ilişki üzerineydi. Akpınar, bilgi ve meşruiyetin kültürel kabul ile yakından ilişkili olduğunu belirtti. Bilginin genel kabul görmesi gerektiğini, aksi takdirde tartışmalı kalacağını söyledi. Metodolojinin burada belirleyici bir rol oynadığını ekleyerek, soruların hangi zeminde sorulduğunun önemine dikkat çekti.
Şii gelenek gibi farklı mezheplerin anlatılardaki rolü hakkında gelen bir soru üzerine, Akpınar, erken İslam tarihine dair çoklu gerçekliklerin mevcut olduğunu söyledi. Irak gibi bölgelerdeki rivayetlerde birden fazla dini ve kültürel bakış açısının karmaşık bir malzeme sunduğunu ifade etti. Bu çeşitlilik, anlatıların daha geniş bir bağlamda değerlendirilmesini gerektiriyor.
Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Aydın’ın teşrif ettiği ve geniş bir dinleyici kitlesinin söz konusu olduğu etkinlikte, İslam’ın erken dönemine dair anlatıların nasıl ele alınabileceği, kullanılan metodolojik yaklaşımlar ve bu yaklaşımların sağladığı perspektifler detaylı bir şekilde tartışıldı. Akpınar’ın dikkat çektiği metin odaklı anlayış, katılımcılara bu alanda yeni düşünme yolları sundu.