Can Erkin: “Japon mucizesi birden ortaya çıkmadı”

Öteki Buluşmalar - 09 Aralık 2024 Pts

Dünya Kültürlerinde Anlatılar serisinin dördüncü oturumu, Prof. Dr. Hüseyin Can Erkin’in “Erken Modern Japonya’da Şehirli Yaşam Kültürü” başlıklı konuşmasıyla gerçekleşti. Etkinlik, Samsun Üniversitesi DÜSAM (Düşünce ve Sanat Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi) bünyesinde, Mustafa Altuğ Yayla’nın moderatörlüğünde çevrimiçi olarak düzenlendi.

Etkinlikte, Edo Dönemi (1603-1867) Japonya’sının toplumsal, kültürel ve ekonomik yapısı, katılımcılara geniş bir perspektifle sunuldu. Prof. Erkin, Japonya’nın Barış Çağı olarak bilinen bu dönemdeki yazılı kültür, çay seremonileri, tiyatro gelenekleri ve toplumsal sınıf yapısını derinlemesine ele aldı. Yayla’nın Osmanlı ve Edo dönemi arasında kurduğu benzerlikler ise tartışmayı zenginleştiren unsurlar arasında yer aldı.

Edo Dönemi’nin Arka Planı

Konuşmasına Edo Dönemi’ni hazırlayan tarihsel koşullarla başlayan Prof. Erkin, Japonya’nın 15. yüzyıl ortasında savaşan beylikler dönemine (Sengoku) girdiğini ve bu kaos ortamının Tokugawa Şogunluğu tarafından sona erdirildiğini anlattı. Bu dönemde Avrupalıların Japonya’ya gelişiyle tüfek ve barut gibi teknolojilerin tanıtılması, çatışmaların şekillenmesinde önemli rol oynadı. Erkin, “Tokugawa ailesi, savaşçı sınıfın gücünü konsolide ederek 267 yıl süren bir barış dönemi başlattı,” dedi.

Bu süreçte Japon toplumu dört temel sınıfa ayrılmıştı: savaşçılar, çiftçiler, zanaatkarlar ve tüccarlar. Toplumun dışına itilmiş gruplar ise bu hiyerarşinin dışında kalıyordu. Sınıf yapısının bu katılığı, şehirli yaşamın dinamiklerini şekillendiren en önemli unsurlardan biri olarak öne çıktı.

Yazılı Kültür ve Toplumsal Düzen

Edo Dönemi’nde yazılı kültürün baskınlığı, Japon toplumunun modernleşme sürecindeki temel unsurlarından biri olarak değerlendirildi. Prof. Erkin, 19. yüzyıl başlarında Japonya’da okuma-yazma oranının %65-70 seviyelerine ulaştığını belirterek, “Bu oran, aynı dönemde Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında Japonya’nın ne denli ileri bir toplumsal düzen geliştirdiğini ortaya koyuyor,” diye ekledi.

Resmî duyuruların yazılı olarak halka iletildiği bu dönemde, tapınaklarda açılan okullar (terakoya), halkın temel eğitim ihtiyaçlarını karşılayan önemli kurumlar arasında yer aldı. Japonya’daki bu yazılı kültür geleneği, toplumsal düzenin idamesinde önemli bir rol oynadı.

Çay Seremonileri ve Şehirli Sosyalleşme

Çay seremonileri, Edo Dönemi şehir yaşamının en dikkat çekici unsurlarından biriydi. Yeşil çay etrafında gelişen bu ritüelin, başlangıçta aristokrasi arasında statü göstergesi olarak başladığını aktaran Prof. Erkin, “Toyotomi Hideyoshi’nin altın kaplı bir çay odası yaptırması, çay kültürünün üst sınıfın hayatındaki yerini gösteriyor,” dedi. Zamanla halk arasında da yayılan çay seremonileri, çayhaneler aracılığıyla şehirli yaşamın önemli bir parçası haline geldi.

Kabuki ve Temaşa Kültürü

Konuşmada Edo Dönemi’nin eğlence anlayışı da ele alındı. Prof. Erkin, kabuki tiyatrosunun ortaya çıkış sürecine dair ilginç detaylar paylaştı. 1596’da genç erkekler tarafından oynanmaya başlayan kabuki, toplumsal şikayetler üzerine önce kadınların, ardından yetişkin erkeklerin sahne aldığı bir sanat dalına dönüşmüştü. Kabuki, bugüne kadar Japonya’nın geleneksel sanatlarından biri olarak varlığını sürdürmektedir.

Bunun yanı sıra sumo güreşleri, halk hikayeleri anlatımı ve manzara izleme gezileri gibi etkinlikler de Edo Dönemi’nin temaşa kültürünü zenginleştiren diğer unsurlar arasında yer aldı.

Soru-Cevap Kısmında Öne Çıkanlar

Etkinliğin soru-cevap kısmında, dinleyicilerden biri, Edo Dönemi’nde Şogun ve İmparator’un şehirdeki görünürlüğü ve sembolik temsilleri hakkında sorular yöneltti. Prof. Erkin, İmparator’un daha çok sembolik bir figür olarak kalırken, Şogun’un aile amblemleri (kamon) ve ritüeller aracılığıyla gücünü hissettirdiğini ifade etti. Erkin, “Çay seremonileri, yalnızca bir misafirperverlik göstergesi değil, aynı zamanda karşı tarafa güç ve otoriteyi hissettiren önemli bir ritüeldir,” dedi.

Bir diğer soru, Edo Dönemi’nde şehirli kesimin (chonin) yeri üzerineydi. Prof. Erkin, bu kesimin şehir yaşamında önemli bir yer tuttuğunu, ekonomik gücün zamanla sosyal hiyerarşiyi etkilediğini belirtti.

Mustafa Altuğ Yayla ise Edo Dönemi ile Osmanlı İmparatorluğu’nun şehirli yaşam kültürü arasında dikkat çekici benzerlikler olduğuna vurgu yaptı. Yayla, “Osmanlı kahvehanelerinde Karagöz-Hacivat oyunlarının sergilendiği bir dönemde, Japonya’da benzeri mekanlar ve kabuki tiyatrosu benzer işlevler üstleniyor olabilir,” dedi. Ayrıca, her iki toplumda da gerçekçi unsurlar içeren edebi eserlerin giderek ön plana çıktığını belirtti.

DÜSAM’ın ev sahipliğinde gerçekleşen bu etkinlik, Edo Dönemi Japonya’sının zengin şehirli kültürüne dair önemli bir bakış sundu. Prof. Dr. Hüseyin Can Erkin’in tarihsel ve kültürel değerlendirmeleri, Japon toplumunun Barış Çağı’ndaki sosyal ve ekonomik yapısını anlamak için değerli bir kaynak oluşturdu. Osmanlı ile yapılan karşılaştırmalar ise farklı coğrafyalardaki şehirli yaşam kültürlerinin benzerliklerini ortaya koyarak tartışmayı daha da derinleştirdi.