Ayşe Zarakol: “Asya merkezli bir uluslararası ilişkiler tarihi yazılmak isteniyorsa Moğol İmparatorluğu oldukça iyi bir başlangıç noktası.”

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Politika Konuşmaları dizisi kapsamında, 7 Aralık 2022 tarihinde Cambridge Üniversitesi’nden Ayşe Zarakol’u ağırladı. Programda “Batı Öncesi: Doğu Dünya Düzeninin Yükselişi ve Çöküşü” başlığı etrafında özgün bir konu masaya yatırıldı.

Uluslararası ilişkiler alanında dünya düzeninin nereye gittiğine yönelik tartışmaların revaçta olduğunu dile getirerek konuşmasına başlayan Ayşe Zarakol, klasik tarih anlatımına dair önemli bir değerlendirmede bulundu. Anlatıların, Atina-Sparta Savaşları’nı başlangıç noktası kabul ettiğini dile getiren Zarakol, modern uluslararası düzeni oluşturduğu düşüncesiyle önce Vestfalya Barışı’nın, akabinde sırasıyla Viyana Kongresi, I. ve II. Dünya Savaşı’nın tarihsel çizgiye yerleştirildiğini ifade ederek klasik düzen anlatılarının dışına çıkılması gerektiğini ileri sürdü. Zarakol, kaleme aldığı Before the West: The Rise and Fall of Eastern World Orders adlı kitabıyla başlangıç varsayımlarını değiştirmeyi amaçladığını belirtti.

13. yüzyıl Moğol İmparatorluğu’nu başlangıç noktası olarak ele alan Zarakol, “Eğer Asya merkezli bir uluslararası ilişkiler tarihi yazmak isteniyorsa Moğol İmparatorluğu oldukça iyi bir başlangıç noktası. Moğol İmparatorluğu sırasında Asya’nın çoğu bölgesi aynı egemen altında. Bugünkü Çin, Rusya ve Türkiye’ye hâkim olan tek bir egemen vardı” dedi. Moğolların bir dünya düzeni kurduğu varsayımıyla hareket eden Zarakol, bu varsayımı temellendirme adına İbn Battuta örneğini verdi: “Cengiz Han’ın kurduğu Moğol İmparatorluğu dünyanın çoğuna hâkim ve hâkim olmadığı yerleri de etkileme gücüne sahip. Batılıların tanımadığı İbn Battuta, Marco Polo gibi seyahat ediyor. Kuzey Afrika’nın batısından başlayarak neredeyse bütün Asya’yı dolaşıyor. Benim dikkatimi çeken, seyahatlerinde hiçbir zorlukla karşılaşmaması. Birleşmemiş bir dünyada bu mümkün değil.”

Dünya düzenlerinin çeşitli maddi etkileri olduğunu ileri süren Zarakol, yemekler, içecekler ve sanat yaklaşımlarını maddi etkiler kategorisi altında tasnif etti ve mantı örneği üzerinden Moğol İmparatorluğu’nun olduğu alanlardaki ortak malzemelerin mevcudiyetine değindi. Dünya düzenlerinin kurumsal ve düşünsel etkilerine değinen Zarakol şu değerlendirmede bulundu: “Bu aslında bir imparatorluk modeli. Egemenlik kavramı, Batı’dan çıkan bir kavram diye düşünülüyor ve modern devletle ilişkilendirdiğimiz bir kavram. Toprak bütünlüğü olan merkezî devlet yapısının Avrupa’da oluşup ulus devlet yapısıyla dünyaya yayıldığı düşünülüyor. Benim anlatmak istediğim, bu egemenlik modelinin öncesinde Asya’da olduğu.”

“Esas yaptığım şey, Vestfalya (bölge) düzeninin arkasını doldurmak. Yani icat ettikleri düzenin çok daha derin Asya kökleri olduğunu göstermek” diyerek konuşmasını sürdüren Zarakol, Cengizci dünya düzeni, Post-Cengizci dünya düzeni ve Post-Timurcu dünya düzeni gibi kategoriler altında önemli noktalara değindi. Uluslararası düzenlerin nasıl gerilediği ve çöktüğü üzerine değinen Zarakol şöyle dedi:

“Uzun makro yöntemle çalışınca, dünya düzeninde öne çıkan iki uluslararası kriz olduğu görülüyor. Birisi yapısal kriz olup 17. yüzyıl genel krizi örnek verilebilir. 17. yüzyıl Avrupa tarihçilerinin de ilgilendiği bir dönem. Çünkü bu yüzyılda uzun savaşlar ve isyan hareketleri var. Tarihçilerin 17. yüzyılın bu durumuna getirdiği açıklamalar son zamanda iklim krizi yönünde. Birçok tarihçi 17. yüzyılda iklim krizi olduğunu söylüyor. 17. yüzyıldaki yapısal krizden dolayı bütün dünya etkileniyor ve birçok imparatorlukta kopma yaşanıyor. Bahsedebileceğimiz her düzenin sonunda yapısal krizler nedeniyle bir kopuş var.”

Gerilemeyi getiren bir diğer krizin, meşruiyet krizi olduğunu dile getiren Zarakol, şu değerlendirmede bulunarak konuşmasını tamamladı: “Fetihlerin durması, sembolik olarak da olsa bir rahatsızlık oluşturuyor. Bunun bir örneği dört parçaya bölünen ilk Moğol İmparatorluğu. Bölündükten sonra birbirlerinin topraklarını fethetmek için savaşıyorlar. Daha sonra genişlemiyor, duruyorlar. Dünya İmparatorluğu iddiasından vazgeçmiş olma, genel bir meşruiyet krizini beraberinde getiriyor. Bunun bir sonucu olarak din veyahut kültürel temelli meşruluk çabalarının doğuşunu görüyoruz. Benim bu çalışmayla yapmaya çalıştığım şey, bizim daha iyi bildiğimiz ancak yine de tam bilmediğimiz bir tarihi batılı uluslararası ilişkicilere aktarmak.”

Aynı zamanda DÜSAM Youtube kanalında yayınlanan “Batı Öncesi: Doğu Dünya Düzeninin Yükselişi ve Çöküşü” başlıklı konuşma, dinleyenlerin aktif katılımı, soru ve katkılarıyla sona erdi.

Kaçıranlar linki tıklayarak Youtube kanalımızdan programı izleyebilirler.

 

12 Aralık 2022
Öğrenci Destek Hattı