Doğan Gürpınar: “Merkez sağ, 90’lara ait bir kavramdı ve 90’lar ideolojisizleşmiş merkezin kutlamasıydı”

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Öteki Buluşmalar dizisi kapsamında, Cumhur Bekar’ın moderatörlüğünde Doğan Gürpınar’ı ağırladı. “Küstah ve Cüretkâr: Türkiye’nin Doksanlı Yılları” başlıklı programda, Gürpınar’ın yeni çıkan kitabındaki tartışma bağlamları masaya yatırıldı.

Kitabı yazma motivasyonuyla konuşmasına başlayan Doğan Gürpınar, “Okumaktan hoşlandığım bir tarz var: 10 yıl tarihleri. 90’ların Britanya tarihi, İngiltere ve Amerika’nın tarihi, futbol tarihi, şampiyonalar tarihi vb. Bunları beraber okuyan, kültürel süreçleri, siyasal gündemi ve entelektüel tartışmaları iç içe değerlendiren kitaplardan esinlendim” dedi. 10 yıl tarihlerine dair metin üretme eğiliminin 60’lı yılları tarihselleştirmeyle başladığını ileri süren Gürpınar, 90’ların hem magazinel düzlemi olan parti ve eğlence hayatının hem de fail-i meçhul cinayetlerin bir toplamı olduğunu ifade ederek, bu dönemin bir gizem nesnesi haline geldiğini belirtti.

“90’ların başı, Türkiye’nin iyimser momentteydi ve solun ilk kez iktidara dâhil olması yaşandı” sözleriyle konuşmasını sürdüren Gürpınar, Türkiye’de bu dönemde demokratikleşme adımlarının gerçekleştiğini ifade ederek şunları söyledi: “Yine 90’ların başında Sovyetler Birliği’nin çöküşü gerçekleşti. Bu durum, birkaç yıl öncesine kadar bile tahmin edilemez bir gelişmeydi. SSCB’nin çöküşü, ideolojilerin sonu geldiğini düşündürdü. Bu, öncelikle komünizmin çöküşüyle sosyal demokrasinin, piyasa egemenliği altında sağ ile arasının kapandığı anlamına geliyordu”. Gürpınar, merkez sağın 90’lara ait bir kavram olduğunu belirterek konuşmasına şöyle devam etti: “Sağın da aslında eski anlamı kalmıyordu. Türkiye’de merkez sağ nostaljisi de oluyor bazen. Merkez sağ aslında sahasızlaşmış, davasızlaşmış bir sağ idi. 90’lara gelindiğinde sağ, milliyetçilik veya büyük birlik davası gibi davaların dışında bir yönelim sergiledi. 90’lar ideolojisizleşmiş, merkezin kutlamasıydı.”

Türkiye’nin ilk özel televizyonu olan Star TV’nin kuruluşunun 90’larda gerçekleştiğini hatırlatan Gürpınar, renkli bir çağ olarak 90’ların, renkli televizyonla fiziken de renkli olduğunu belirtti. “Bu dönemde yepyeni ve sınırsız hedonizm görüntüleri gösteriliyordu” değerlendirmesinde bulunan Gürpınar şunları söyledi:

“Önceki dönemlerde Orhan Gencebay’ın televizyona çıkamadığı, arabeskin devlet denetiminde olduğu bir andan özel televizyonun çılgın anlarına geçildi. Bu, insanların hem hayal kurmalarını canlandırdı hem de nefret uyandırdı. Örneğin, o dönem insanların magazine koşmaları, bu yozlaşmaya karşı bir ahlakçı tepki oluşturuyordu ve insanlar Refah Partisi’ne yöneliyorlardı şeklinde yorumlanıyordu.”

“90’lar, ünlü sektörüydü. İnsanlar bu dönemde çok ünlü oldular” diyen Gürpınar, Yonca Evcimik örneğiyle 90’ların bir kuşak değişimi olduğunu ifade etti. “90’lar gençliğin övüldüğü zamandı. Genç olmak, kendi başına haklılıktı” sözleriyle konuşmasını sürdüren Gürpınar, “O dönem şöyle bir söylem vardı: Türkiye bir prangada; suçlusu dinazorlar (yaşlılar). Modern olmak, dinamik ve genç olmak, Atatürk cumhuriyetine sahip çıkmak bir bütündü. Yeni bir milliyetçilik üretti bu durum”. 90’lardaki milli duyguların yükselişini basketbolda görebileceğimizi işaret eden Gürpınar, takımın yabancıları yendiğindeki coşkunluğu hatırlattı ve “Türkiye’de genç olmak, pop ve milliyetçilik bir araya gelmişti” dedi.

Türkiye’nin en başarılı olduğu zaman diliminin 90’ların sonu, 2000’lerin başı olduğunu ifade eden Gürpınar, Türkiye’nin bu dönemde iyimser bir yükseliş gerçekleştirdiğini belirtti. Eurovision’da Sertap Erener, futboldaki başarı, Tarkan’ın uluslararası bir pop star olması ve Avrupa’ya açılması, Orhan Pamuk’un Nobel alması gibi örnekler hatırlatan Gürpınar, “Türkiye dünya liginde, onların diliyle konuşabiliyordu” dedi. “90’lar nostaljisi 2000’ler nostaljisiydi” sözleriyle konuşmasını sürdüren Gürpınar, geleneksel nostaljinin bittiğini ve bir hedonizm nostaljisinin baş gösterdiğini ifade etti ve dönemdeki ekonomik krizlere değindikten sonra konuşmasını tamamladı.

Aynı zamanda DÜSAM Youtube kanalında yayınlanan “Küstah ve Cüretkâr: Türkiye’nin Doksanlı Yılları” başlıklı konuşma, dinleyenlerin aktif katılımı, soru ve katkılarıyla sona erdi.

Kaçıranlar, linki tıklayarak Youtube kanalımızdan programı izleyebilirler.

18 Ekim 2022
Öğrenci Destek Hattı