Dr. Hasan Umut: “Hey’et ilminin Osmanlı kozmolojisindeki etki alanını çok yönlü düşünmek gerekiyor”

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Öteki Buluşmalar dizisi kapsamında Cevat Sucu’nun moderatörlüğünde Dr. Hasan Umut’u ağırladı. “Celaleddin Suyuti’nin Osmanlı Kozmolojisine Etkisi” başlıklı programda İslam entelektüel tarihinde önemli yeri olan, tefsir, fıkıh ve hadis alanlarının yanı sıra Arap dili ve edebiyatı alanında da çalışmalar yürütmüş olan Celaleddin Suyuti ele alındı.

Doktora sonrası araştırma sürecinden süzerek taslağını hazırlamış olduğu makaleden yola çıkarak konuşmasına başlayan Umut, Osmanlı alimlerinin Suyuti’nin metinlerini referans alarak kullanma biçimlerine değindi. Konuşmasının bütününde Suyuti’nin el-Heyetü’s-seniyye fi’l-hey’eti’s-sünniyye başlıklı metnini referans alan Umut, Kahire’de bulunmuş bir Memlük dönemi alimi olan Suyuti’nin, Osmanlı alimlerinin dikkat alanına hangi bağlamlarda girdiğine dair kapsamlı bir değerlendirmede bulundu.

Anton M. Heinen’in Suyuti ile ilgili çalışmasına da değinerek konuşmasını sürdüren Umut, “Suyuti bu aktarımlarda bir tür sentezde bulunmuyor. Ya da kozmoloji budur gibi bir tanımlamaya girmiyor. Suyuti’nin nakli ilimleri esas aldığını görüyoruz. Bu eserin Osmanlı’daki serencamı ilginç hususlar barındırıyor” dedi. Suyuti’nin Osmanlı kozmolojisine etkisini “hey’et” kavramı üzerinden anlaşılır kılabileceğimizi ileri süren Umut, meselenin hey’et kavramında düğümlenmesinin nedenini astronomi ilmi üzerinden açıklayarak şunları söyledi:

“Heyet ilmi gelişmiş bir literatürü işaret ediyor. Genellikle teorik astronomi diye çevirirler ancak bir yönüyle doğru olsa da farklı anlamları da muhteva eder. Heyet kavramıyla üç şeyi anlayabiliriz. Birincisi kozmolojiye nispetle hey’et, ikincisi astronomi disiplinlerinin üst kategorisi olarak hey’et, üçüncüsü ise teorik astronominin bir alt disiplini olarak hey’et. Suyuti hey’et kavramıyla bir yönüyle kozmolojiyi kast ediyor. Diğer anlamıyla çatı kavramı olarak kullanıyor. Ve bir de astronominin matematiksel kanıtlarını ortaya koymaksızın astronomik bilgileri bize sunan bir yazım biçimini kast ediyor.”

Hey’et ilminin 15 ve 16. yüzyılda bilimsel kozmolojiyi esas alan bir bilgi türü olduğunu belirten Umut, 15. yüzyılda hey’et kavramı ile Aristotelesçi ve Batlamyusçu bir yazım türünün kast edildiğini ifade etti. Bu doğrultuda Umut, il-mül hey’e olarak bilinen ilim alanının teorik astronomiye tekabül ettiğini ileri sürdü. Umut, teorik astronomide astronominin diğer alt disiplinlerinden bilgi devşirildiğini söyleyerek bu tür metinlerin evrenin genel yapısını matematiksel delillendirmeler olmadan açıklama çabası olduğunu belirtti.

Osmanlı alimlerinin kayıtsız kalmadığı Suyuti’nin eserlerinin, Osmanlı’da ne kadar etkili olduğu üzerine konuşmasını sürdüren Umut, Heinen’in Suyuti’nin eserlerini listelediğini ve bu listede 65 nüsha olduğunu belirtti. Bu nüshalardan 30’unun İstanbul kütüphanelerinde bulunabileceğini dile getiren Umut, Beyrut, Bursa, Kahire, Konya şehirlerini de göz önünde bulundurduğumuzda nüshalara erişim imkânının arttığını söyledi. Suyuti’nin Osmanlı entelektüel tarihine doğrudan etkisinin İbrahim Karamani’nin metinleri üzerinden görebileceğimizi belirten Umut, dolaylı ama önemli etkinin Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetname adlı eserinde görülebileceğini dile getirdi. Konuşmasını Marifetname’den örneklerle sürdüren Umut, eserin içindekiler bölümünden örnekler vererek içerik anlamında Suyuti haricinde pek çok kaynağın kullanıldığı görülse de hey’et kavramının alımlanmasında Suyuti etkisinin görüldüğünü dile getirdi. Umut, önemli bir çıkarım olarak Osmanlı kozmolojisinde eklektik kozmolojinin yeni bir yol olarak geliştiğini belirtti.

Aynı zamanda DÜSAM Youtube kanalında yayınlanan “Celaleddin Suyuti’nin Osmanlı Kozmolojisine Etkisi” başlıklı konuşma, dinleyenlerin aktif katılımı, soru ve katkılarıyla sona erdi.

Kaçıranlar, linki tıklayarak Youtube kanalımızdan izleyebilirler.

 

17 Haziran 2022
Öğrenci Destek Hattı