Kaan Durukan: “Kemal Karpat, tarihin 1930’larda noktalanmadığını gösteren bir anlayışın temsilcisidir.”

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Tarih Konuşmaları dizisi kapsamında, 27 Ekim 2023 tarihinde, tarihçi Dr. Kaan Durukan’ı ağırladı. Selim Ahmetoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen “Kemal Karpat’ın Gözünden Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı” başlıklı programda, Karpat ve Cumhuriyet tezi üzerinde duruldu.

Doktora eğitimi sürecinde öğrencisi olduğu ve bir süre asistanlığını yürüttüğü Kemal Karpat’la tanışma öyküsüne değinerek sözlerine başlayan Kaan Durukan, Romanya doğumlu Kemal Karpat’ın yaşam öyküsüne dair bilgiler sundu. Hukuk fakültesini tamamladıktan sonra avukatlık yapmayı tercih etmeyen Karpat’ın Amerika’ya gitme amacıyla bir kitap aldığından bahseden Durukan, Karpat’ın bu sayede kendi çabalarıyla yabancı dil öğrendiğinden bahsetti ve şöyle dedi: “1997 yılında ilk tanıştığımda bu hikâyeyi duydum ve çok şaşırdım. Hocaya ‘İngilizce bilmeden mi Amerika’ya gittiniz?’ dediğimde bana şunları söyledi: ‘Evet. Romanya’da doğduğum için Romence ve Türkçe biliyordum. Ailemin Tatar kökleri var ve biraz Tatarca vardı. Ancak İngilizce bilmiyordum’. Karpat, kariyerini yurtdışında kurduktan sonra ise yayınlarını büyük ölçüde İngilizce kaleme alıyor.”

Karpat’ın metinlerinin 1990’lı yılların sonunda yoğun bir şekilde Türkçe’ye tercüme edildiğinden bahseden Durukan, bu çalışmaların Oktay Özel sayesinde mümkün olduğunu dile getirdi. Durukan, Karpat’ın ekseriyetle tarihçi vurgusuyla tanındığına değinerek bu tanımlamanın sınırlı olduğunu dile getirdi ve şöyle bir değerlendirmede bulundu: “Karpat’ın dört temel kitabına bakalım. Türk Demokrasi Tarihi’nde aslında bir siyaset bilimcidir. Peşi sıra yayımlanan Çağdaş Türk Edebiyatı’nda Sosyal Konular adlı, ince ancak muhtevası bakımından hacimli kitabında bir edebiyat araştırmacısıdır. 1976’da Cambridge’den basılan Gecekondu’ya baktığımızda bir sosyologdur. Ve nihayetinde 30-40 yıldır kafa yorduğum dediği kitap olan İslam’ın Siyasallaşması’nda Karpat bir tarihçi. Bu dört kitaba baktığımızda kaynakları ve yaklaşımları açısından hepsi oldukça farklı. Gecekondu’da saha araştırması yürütüyor. Anket ve istatistikî yöntemlere başvuruyor. Orada bambaşka bir yüzü var. Yahut İslam’ın Siyasallaşması’na gelindiğinde Osmanlı arşivindeki malzemelere başvuruyor. Bu açıdan disiplinlerarası ve karşılaştırmalı yöntemlerle çalışan enteresan bir insandır.”

Karpat’ın sonraki kuşaklar için bir model olabileceği üzerinde duran Durukan, “Karpat hoca asla ‘oldum’ diyen birisi değildi. Bilme merakı canlıydı. Literatür ve yeni gelişmeleri yakından takip ediyordu. Kendini sürekli yenileyen ve çalışkan bir rol modeldi. Örneğin Gecekondu çalışması için sekiz yıl boyunca araştırma yürütüyor. Gecekondudaki insanların göçtükleri bölgelere gidiyor ve oralarda köy köy incelemelerde bulunuyor”. Bu yorumdan hareketle Durukan, Karpat’ın köyden kente bir akış olduğu kadar kentten de köye birtakım bağlar üzerinden aktarımların söz konusu olduğuna dair bir tez geliştirdiğini işaret etti.

Karpat’ın daha erken dönemdeki çalışmaları için bizzat sahada olduğunu dile getiren Durukan, Karpat’ın seçim çalışmalarında bireylerin düşünceleri ve genel siyasi eğilimlerine dair veri topladığından bahsetti. Karpat’ın ayrıca sanatçılar, siyasetçiler ve bilim adamlarıyla bir araya geldiğinden bahseden Durukan, Bir Ömrün İnsanları adlı kitap için şöyle söyledi: “Bu kitap ilginçtir. Çünkü bir araya pek de gelemeyecek olan insanların ortak noktası Kemal Karpat’tır. Süleyman Demirel’in de Bülent Ecevit’in de Karpat ile yakınlığı vardır. Bunun yanı sıra Orhan Kemal, Kemal Tahir ve Yaşar Kemal ile hukuku vardır. Amerika’da öğrenciyken George Soros ile yolu kesişmiştir. Yazıp çizdikleri yalnızca masa başı değil şahsi gözlemlerine de dayanır.”

Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı (1923-2023) adlı kitaba değinerek konuşmasını sürdüren Durukan, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında olmanın yanı sıra 1923 doğumlu olması hasebiyle Karpat’ın da yüzüncü yaşı olduğunu vurguladı ve Karpat’ın Cumhuriyet tarihine dair geriye önemli kaynaklar bıraktığından bahsetti. Durukan, mezkûr derleme kitabı yayımlamakla Kemal Karpat’ın gözünden Cumhuriyet panoraması sunmayı amaçladığını belirtti. “Yarım yüzyıllık bir birikimden bahsediyoruz burada. Çünkü en erken tarihli makale 1960 yılında yayımlanıyor. En geç tarihli makale ise 2005 yılına ait” diyerek sözlerini sürdüren Durukan, günümüz okurunun mezkûr çalışmaları klasik olarak görebileceğinden bahsetti ve eskimiş, güncelliği yakalayamayan çalışmalar olarak değerlendirilebileceğini ifade etti. Bu kanıda olmadığını belirten Durukan, “Kemal Karpat’ın yazdıklarının bugüne dair baya bir şey söylediğini düşünüyorum. 1957 seçimlerine dair bir makalesine kitapta yer verdik. Burada parlamenter sistem içerisinde yaşanan sorunları açıklıyor. Yeri geldiğinde yöresel kimleri, etnik bağlantıları ve dini kullanmayı gösteriyor ve bunlar bugün için de anlamlı. Yahut Gecekondu’yu okuduğumuzda bugünkü çarpık kentleşmenin, rezidansların kökenlerini ve varoşlaşmayı anlamlandırma imkânı buluyoruz. Eleştirel bir gözle okuduğumuzda bugüne dair oldukça önemli şeyler söylediği görülecektir.”

Konuşmasını sonlandırırken Halil İnalcık ve Kemal Karpat’a dair bir karşılaştırma sunan Durukan, İnalcık’ın klasik anlamda tarihçi olduğunu vurguladı ve şöyle söyledi: “Bir süre boyunca Osmanlı belgelerinde Kırım üzerine çalışıyor. Fakat daha sonra, Fatih dönemine yöneliyor ve çok ileri yaşında Osmanlı kuruluş dönemine eğiliyor. Halil hoca yetişme şartları itibariyle daha ‘hoca’dır ve sert bir tarihçidir. Kemal Karpat ise Amerika’da kendisini yetiştirmesinin etkisiyle daha yaklaşılabilir birisiydi. Kendini anlatmaya niyetli olup ilgisini çeken bir şey olduğunda da merakla dinlerdi. Dolayısıyla Halil İnalcık daha klasik bir tarihçi iken Kemal Karpat, farklı pencerelere açık birisidir. Bir de sosyal bilimler arasında iş bölümü vardır. Tarihin, 1930’lara kadarki incelemeler olduğu yönünde bir görüş var. Kemal Karpat, tarihi 1930’ların ötesine, bu tarafa taşıyan birisidir. CHP tarihi üzerine bir şeyler söyler. Yahut Demokrat Parti üzerine sosyolojiyi, siyaset bilimini, edebiyatı harmanlayarak bir tarih yazar. Tarihin 1930’larda noktalanan bir şey olmadığını gösterir ve tarihin bugün ve yarın olarak da düşünülebileceği bir anlayışın temsilcisidir.”

Aynı zamanda DÜSAM Youtube kanalında yayınlanan “Kemal Karpat’ın Gözünden Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı” başlıklı konuşma, dinleyenlerin aktif katılımı, soru ve katkılarıyla sona erdi.

Kaçıranlar, linki tıklayarak Youtube kanalımızdan programı izleyebilirler.

Öğrenci Destek Hattı