DÜSAM Marshall Hodgson üzerine kolokyum düzenledi

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Tarih Konuşmaları dizisi kapsamında Marshall Hodgson üzerine bir kolokyum gerçekleştirdi. Dr. Cumhur Bekar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen kolokyumda Hodgson 3 değerli konuk tarafından etraflıca ele alındı. “Marshall Hodgson İslam Tarihçiliğinde Neden Önemli?” başlıklı programa Dr. Zahit Atçıl, Dr. Ertuğrul Ökten ve çevirmen Ekrem Berkay Ersöz konuşmacı olarak katıldı. Programda temelde Hodgson’un İslam’ın Serüveni adlı kitabı üzerinde duruldu.

Konuşmasıyla ilk sözü alan Zahit Atçıl, gerçekleşen programın Marshall Hodgson’a yönelik ilgisizliğimizi aşma yönünde bir adım olduğunu ifade ederek teşekkürlerini iletti. Kitabın okurlarının metnin kapsayıcılığı karşısında büyülenme hissi içerisinde olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Atçıl, “İslam tarihçisi denildiğinde maalesef Türkiye’de farklı bir şey algılanıyor. Türkiye’de sadece Abbasiler ve Memlüklüler dönemlerini çalışanlara İslam Tarihçisi diyoruz. Bu düşünce Hodgson’un şiddetle eleştirdiği ve karşısında durduğu bir düşünce. İslam tarihi 7. Yüzyıldan günümüze kadar uzanan bir süreç. İşte İslam’ın serüveni bu sürecin serüveni” dedi.

“İslam tarihinin hiçbir zamanını diğerinden yetkin ve üstün görme hakkımız yok” sözleriyle konuşmasına devam eden Atçıl, şanlı veya zelil ifadeleriyle gerçekleşen tarihsel anlatıların tarihçilik mesleğinin dışında kaldığını belirterek Hodgson’un İslam tarihini bir bütün olarak görmesini önemli bir katkı olarak değerlendirdi. Atçıl, “Bundan biraz daha önemli olan, İslam tarihini dünya tarihinin içerisinde bir yere konumlandırarak işlemesidir. Bu Hodgson’a göre ne demek? Kabaca on bin yıllık insanlık tarihi var. İslam tarihi için milattan sonra 7. yüzyılda doğmuş bir dönem demek bu yüzden yeterli değil demek aslında” dedi.

İslam tarihi denildiğinde esasında karmaşık bir vaka ile karşı karşıya olduğumuzu işaret eden önemli sorular ortaya koyarak Atçıl, Hodgson’un bu karmaşık vakayı bütüncül tarih anlayışı etrafında incelediğini ileri sürerek şunları söyledi: “ Ben tarih doktorası yaptım ancak bu kadar karmaşık düşünemiyorum. Bu kadar karmaşık düşünebilen birini görünce büyüleniyorum.”

Hodgson’un Chicago geçmişine değinen Atçıl, 3 ciltten oluşan kitap ile ilgili genel bilgiler verdi. Islamic ve Islamicate kavramlarına yönelik tartışmalı tercihler üzerinde duran Atçıl, bu kavramların Türkçe’ye çevrilme biçimleri üzerinde durarak Hodgson’un yaşadığı dönem ile oryantalizm arasındaki ilişkiyi saptayacak bir değerlendirmede bulundu: “Hodgson, unutmamak gerekir ki Edward Said öncesi bir dönemde yaşamıştı. Dolayısıyla oryantalizme eleştiriler henüz daha bu kadar kapsamlı bir biçimde ortaya çıkmamıştı. Bu, bir anlamda oryantalizmin ilk eleştirilerinden bir tanesi”. Hodgson’un temel itiraz noktalarına değinerek sözlerini sürdüren Atçıl, “Batı dışı toplumlar, bazı metinsel kurallara dayalı olarak gelişirler ve değişmeden kalırlar. Dolayısıyla bir öz vardır ve toplumların karakterini belirler. Bütün oryantalist çalışmalar da İslam’ın özüne yönelmiş metin çalışmalarından oluşur. Örneğin Kur’an çalışmaları, hadis çalışmaları… Temelde bu metinleri anlarsak İslam toplumunu anlarız varsayımı söz konusuydu. Hodgson bu durumu eleştiriyor. Medeniyetin veya bir tarihin parçası olan unsurlar yalnızca dinden değil, kültürden veya İslam dışında bir faktörden etkilenmiş olabilir diyor” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

İkinci konuşmacı olarak Ertuğrul Ökten, “Kafamı kurcalayan ana sorulardan bir tanesi, böyle bir bakışı Hodgson nasıl ve neden elde edebiliyor?” sorusunu ileri sürerek konuşmasına başladı. “Bu bakış” ifadesiyle Ökten, Zahit Atçıl’ın da ifade ettiği –bütüncül bakış- yaklaşımını kast ettiğini belirterek “İslam medeniyeti, din ile kesinlikle ilgili ancak yalnızca bundan ibaret olmadığını görmedikçe medeniyet meselesini anlayamayız” dedi. Ökten, savaş sonrası 1950 ve 1960’larda alan araştırmalarının yoğunlaşmasının üzerinde durarak “Avrupa’da entelektüeller zaten medeniyetler üzerine düşünüyorlardı. Medeniyet, onlar için bir problemdi. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa-merkezcilik kendiliğinden sorgulanmaya başladı. Hem medeniyet çalışmalarının ilerleyişi hem de Chicago çevresinde olup bitenler Hodgson’u medeniyet üzerinde çalışmaya yöneltti” dedi.

Konuşmasının bütününde Hodgson’un Chicago çevresindeki eğilim ve çalışmaları üzerinde duran Ökten, “Bir taraftan kültüre yönelen diğer taraftan topluma yönelen bilgi vardı. Bir taraftan medeniyet araştırmaları ve hatta medeniyet ile kültürün iç içe geçmişliği. Galiba bunlar Hodgson’a uğraşacağı malzemeyi göstermekte” diyerek önemli bir soruyu ortaya koydu: “Peki neden bunu klasik bir şekilde yapmıyor da bir Arabist gibi yapıyor?”

Hodgson’un Arabistlerle hesaplaşmakta olduğunu belirterek konuşmasına devam eden Ökten, Hodgson’un hocalarıyla ve içerisinden geldiği gelenekle kurduğu irtibat üzerinde durdu. Hodgson’un bulunduğu kurumda kendi döneminde kimlerin hangi alanda çalışmalar yürüttüğünü görselleştirerek aktaran Ökten, Hodgson’u anlamak için bulunduğu kurumdaki eğilimleri anlamamız gerekliliğini işaret ederek konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Esas olarak mesele şu: Bunlar harika dil biliyorlar. Metinlere çok hakimler. Bunlara diyecek hiçbir şey yok. Fakat geri kalan datayı görmüyorlar. Burada Hodgson’un paradigma değişikliği yaptığını söylemek mümkün. Geri kalan bütün dataya bakmanız lazım bunun için. Geri kalan data sadece dini Müslüman olanlardan gelmez. Bizim İslam Dünyası dediğimiz şeyin içinde dini İslam olmayan ancak İslam kültürünü paylaşanlar da mevcut. Mevcut olan başka şey ortaya çıkan sentezler ve fikirlerdir. Sosyal kategoriler vardır. Bizler bunları bir araya getirerek ele almalıyız. İşte Hodgson’un yaptığı tam da böyle bir şey.”

Çevirmen E. Berkay Ersöz’ün konuşmasıyla sonlanan programda Ersöz, “Oryantalizmi içeriden eleştirmiş bir kişinin söylediklerine, biz kendi dünyamızdan bir karşılık bulamıyoruz” sözleriyle önemli bir değerlendirmede bulundu. Ersöz aynı zamanda, kitabın çeviri sürecine ve çevirideki bazı tartışmalı kavramların Türkçe karşılıklarını ararken ortaya çıkan sorunlara değinerek dinleyicilere bir tür çevirmen günlüğü aktardı.   

Aynı zamanda DÜSAM YouTube kanalında yayınlanan “Marshall Hodgson İslam Tarihçiliğinde Neden Önemli?” başlıklı konuşma, dinleyenlerin aktif katılımı, soru ve katkılarıyla sona erdi.

Kaçıranlar YouTube kanalımızdan programı izleyebilirler : https://www.youtube.com/c/DüşünceveSanatMerkezi

 

Marshall Hodgson

Öğrenci Destek Hattı