Şenol Karakaş: “Sivil toplum Türkiye’deki mevcut siyasal kutuplaşmayı aşarak Gazze’de yaşanan soykırım için bir araya gelmeli”

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Politika Konuşmaları dizisi kapsamında, 18 Mart 2024 tarihinde yazar ve aktivist Şenol Karakaş’ı ağırladı.  Mehmet Talha Paşaoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen “İnsan Zincirinden Vicdan Mahkemesine: Filistin’e Özgürlük Platformu’nun Soykırım Şahitlikleri” başlıklı programda, İsrail’in Gazze’de yaşayan Filistin halkına yönelik etnik temizlik, yerinden etme ve soykırıma ulaşan şiddetinin karşısında sivil toplumun dünyada ve Türkiye’de neler yapabileceği üzerinde duruldu.

7 Ekim saldırısının ardından İsrail ve onun müttefiki ABD’nin yetmiş beş yıllık Filistin tarihini gölgede bırakan gerçek dışı bir hegemonya inşa etmeye çalıştığını ifade eden Karakaş, öncelikle egemen güçlerin bu yalan bombardımanıyla uğraşmak durumunda kaldıklarını dile getirdi. Bu söylemsel mücadelenin ardındaki niyetin ise 7 Ekim saldırısına İsrail’in intikam motivasyonuyla çok vahşi şekilde karşılık vermesini meşrulaştırmak olduğunu ifade etti. Ancak ilk birkaç ay geçtikten sonra İsrail’in bu saldırısının geçmişteki katliamlarından ve şiddetinden farklı olduğunun ortaya çıktığı, Gazze’de soykırımla suçlanmasına yol açan topyekûn bir imha politikasını benimsediği vurgulandı. Netanyahu’nun konuşmalarına bakıldığında dahi “Filistin’i Filistinlisizleştirmek” gibi bir amaca yönelik operasyonun söz konusu olduğunun görüldüğünü ifade eden Karakaş, Raphael Lemkin’in Yahudi soykırımını analiz ederek soykırım kavramı için şekillendirdiği tüm kıstas ve bağlamların bugün İsrail’in yapmakta olduğu eylemi tanımladığını ifade etti.  Bu açıdan şu anda 21. yüzyılda bir soykırımla karşı karşıya olduğumuz gerçeği karşısında sivil toplumun ne yapması gerektiği ele alındı.

Filistin halkının bir asra ulaşan olağanüstü direniş ve mücadele öyküsünün bütün dünyada ezilenlere, adalet ve demokrasiden yana olanlara ilham kaynağı olduğunu ifade eden Karakaş, bu açıdan sivil toplumun tüm dünyada Filistin’i desteklemeye yönelik eylemleriyle bu ilhama karşılık verdiğini vurguladı. 7 Ekim’den hemen sonra kurdukları ‘Filistin’e Özgürlük Plaftormu’ isimli oluşumu da bu borcu ödemeye yönelik bir çaba olarak değerlendirmek gerektiğini ifade etti. Platformun amacının Türkiye’deki mevcut siyasal kutuplaşmayı aşarak Gazze’de yaşanan soykırım etrafında yüzbinlerce ve milyonlarca insanın bir araya gelip eyleme geçerek İsrail’in yalnızlaştırılması, tecrit edilmesi, yapılan geçmiş anlaşmaların iptal edilmesi ve yaptırımlar uygulanmasına yönelik siyasi iktidara somut taleplerin iletilebileceği bir kamuoyu oluşturmak olduğunu vurguladı. Bu açıdan yaptıkları eylemlerin Türkiye’deki siyasal ajanda içerisinden Gazze’ye bakan, böylece Gazze’deki durumu araçsallaştırarak siyasetin iki tarafında da ana akım haline gelen yaklaşım ve tutumlardan farklı bir niyete ve perspektife sahip, daha kuşatıcı bir yönelime sahip olduğunu aktardı.

Bu bağlamda Filistin’e Özgürlük Platformu tarafından 23 Mart 2024 tarihinde İstanbul’da gerçekleşecek olan Vicdan Mahkemesi’ne değinen Karakaş, soykırıma şahitlik amacıyla on altı farklı masa tarafından rapor hazırlandığını ve Güney Afrika’nın Lahey’de İsrail’i soykırım yapmakla suçlayan dava dosyasını kat be kat aşan bir çalışma yapıldığını vurguladı. Gazze’de yaşanan soykırımın hukuki açıdan belgelendirildiği, mimari olarak mekân-kırım açısından, çocuklar açısından, hayvanlar açısından, işçiler açısından, kadınlar açısından, çevre ve doğa açısından yaşanan barbarlığın ve vahşetin tüm boyutlarıyla ortaya konduğu bir dosya hazırladıklarını ifade etti. Son olarak Karakaş, Türkiye’de ve dünyada siyasal iktidarları İsrail’e karşı harekete geçirmeye sevk eden sivil toplum etkinliklerinin artması umudunu dile getirerek konuşmasını tamamladı.

 

Öğrenci Destek Hattı